Makaleler

Brown Sendromu

Brown sendromu, addüksiyonda elevasyon kısıtlılığı ve pozitif traksiyon testi ile karakterize olup ilk olarak 1950'de Harold Whaley Brown tarafından "süperior oblik tendon kılıf sendromu" diye tarif edilmiştir. Sendrom 1962'de Brown tarafından tekrar daha ayrıntılı olarak tanımlanmıştır. Genellikle tek taraflı olmakla beraber vakaların %10'unda çift taraflıdır. Üst oblik aşırı fonksiyonu olmadan içe bakışta aşağı atım sık görülür. Alt oblik felcinden ayıran ozellikler, alt oblik felcinde var olan A pattern yokluğu ve traksiyon testinin pozitif olmasıdır.

Konjenital Brown sendromunda önceleri üst oblik kasını çevreleyen dokular sorumlu tutulmuş, bu dokuların konjenital kısalığının üst oblik kasının gevşemesini engelledigi ileri sürülmüştür fakat konjenital Brown sendromlu olgulann bir kısmında spontan düzelme saptanmış ve daha sonraki çalışmalarda anomalilerin üst oblik tendonu ve troklea kompleksinde olduğu gosterilmiştir.

Brown sendromlu hastalann bazılarında yapılan eksplorasyonlarda tendon-kılıf kompleksinde aşırı sert ve hareketsiz bir yapı gözlenmiştir. İçe yukarı bakış esnasında üst oblik kasının tendonu gevşeyememekte ve tendonun troklear parçasının hareketinde kısıtlılık olmaktadır. Yapılan manyetik rezonans görüntüleme (MR) çalışmalarında da tendon troklea kompleksinde düzensizlik olduğu gösterilmiştir.

Brown sendromu edinsel olarak travma sonrası, cerrahi girişim sonrası, romatoid artrit, etmoidal sinüizit gibi enflamasyona neden olan etkenlerle de oluşabilir.

Brown sendromuna cerrahi yaklaşım tartışmalıdır. Yapılan bir çalışmada uzun süreli takip sonunda konjenital Brown sendromlu olgulann %10'unda tam düzelme, %10'unda da içe yukan bakışta iyileşme saptandığı bildirilmiştir. Primer pozisyonda hipodeviasyon ve baş pozisyonu (çene yukarıda ve baş etkilenen taraftaki omuza eğik) cerrahi endikasyon olarak kabul edilmektedir.

Günümüzde Brown sendromunda uygulanan cerrahi yöntemler, üst oblik tenotomisi, üst oblik tendonunun uzatılması, tendon luksasyonu ve troklea luksasyonudur. Bu operasyonlarm sonucunda bazen tam düzelme saptanırken, bir grup hastada yetersiz düzelme olmakta veya üst oblik felci gelişebilmektedir.

Brown Sendromunun şaşılık vakaları arasındaki sıklığı yaklaşık %0.2'dir. Herediter olduğunu düşündüren bazı yayınlar mevcuttur. Brown sendromunun siklik formlarının, sendromu taklit eden tiroid oftalmopatilerin olduğunu, bir başka hastalığa sekonder olabileceğini, hatta paraziter etyolojiye bağlı gelişebileceğini akılda tutmak gerekir.

Brown sendromunda baş pozisyonuna neden olan hareket kısıtlılığında kalıcı postür bozukluğunu önlemek amacı ile primer pozisyonda hipotropya varlığında veya eşlik eden başka bir horizontal kayma varlığında ambliyopiyi önlemek amacı ile operasyon endikasyonu oluşmaktadır. Tedavi ilkelerini belirleyen çalışmacılar bu konuda hemfikirdir. Bunun dışında, Brown sendromu tedavisinde hakim olan görüş, mümkün olduğu kadar tutucu kalınması yönündedir. Çalışmalar %10 ile %90 arasında spontan düzelme bildirilmektedir. Hastanın binoküler görmesinin tehdit altında olmadığı olgularda hastaya spontan düzelme şansı verilmesi önerilmektedir.